Dünyanın en büyük toprak camii Djenne
Djenne Camii, temeli 1280’de atılan ama bugünkü haline1907’de ulaşılmış olan, Mali’de Bani Nehri kıyısında kuruludünyanın en büyük toprak camii.
Mali’nin başkenti Bamako’nun kuzeyindeki ayrılıkçıTuareglere sınır olan Mopti bölgesinde yeralan camii,yağmur sezonunda üç tarafı sularla çevrili yarımada haline dönüşüyor.
Günümüzde Büyük Djenne Camii UNESCO’nun Kültür Mirası Listesi’nde yer alıyor ve dünyanın en büyük kerpiçten yapılmış ve birçok mimar tarafından Sahel-Sudenez mimarisinin en büyük başarılarından biri olarakadlandırılmış olan, İslami mimarinin de en gözde örneklerinden birisi olarak kabul edilen bir sembol olarak Mali’yi tanıtmaya devam ediyor.
Djenne Büyük Camii aslında şehrin hem de ülkenin bir sembolü olarak inşa edilmiştir. Bu bölgedeki ilk cami 13. yüzyılda yapıldı fakat günümüzdeki Büyük Cami’nin güncel hali 1907’de inşa edildi. Büyük Cami, Djenne halkı için bir merkez olmasının yanı sıra Afrika’nın da en önemli sembollerinden biri olarak kabul edilir. 1988’de UNESCO tarafından Djenne şehrinin neredeyse tamamı, özellikle de bu görkemli toprak yapıdan dolayı Dünya Mirası Sitesi olarak listeye alındı.
DÜNYANIN EN BÜYÜK TOPRAK CAMİİ DJENNE’NİN TARİHİ
Timbuktu’ya giden ticaret rotası üzerinde yer alan bölgede İslam’ın ilk izleri 13. yüzyılda görülmeye başladı. Böylece bölgeye has malzemeyle inşa edilen Djenne Camii aynı zamanda Mağrib mimarisinin özelliklerinitaşıyor.
Büyük Camii, alışılmışın dışında Batı Afrika’daki diğer camilerin aksine ilk olarak kutsal kabul edilen bir mekâna değil, aslında bir saray olarak inşası düşünülmüş bir yere kurulmuş. Aynı bölgedeki diğer camiler koni biçiminde, toprak tuğladan yapılma ya da sarmal şeklinde ataların koruyucu ruhlarını temsil etmeleri için inşa edilmişlerdi. Labelle Prussin gibi bazı İslam Mimarisi akademisyenleri bu koni biçimli sarmal yapıların Mali’deki neredeyse bütün camiler için bir ortak yön olduğuna inanırlar. Büyük Cami ise bu örneklerin en gözde temsilcisi olarak adlandırılır.
Djenne, geçmişte Mali ve Songai İmparatorluklarının büyük şehirlerinden biri olarak doğmadan önce orijinal yapının 1240’ta Koi Kuboro tarafından inşa edilmesinden bu yana sürekli olarak bir cami mekânı olarak kullanıldı. Tukulor Savaşı’nda Djenne şehrini işgal eden Amado Lobbo 1834’te caminin yıkılması emrini verdi. Lobbo, bir saraydan modifiye edilen orijinal yapının çokça masraflı olduğunu ve israfa yol açtığını iddia etmişti. Orijinal yapının bugün korunan tek kısmı yerel liderlerin mezarlarını içinde barındıran bölümdür. Orijinal yapının yeniden inşası 1896 yılında tamamlandı ama o da bugünkü yapıya yol götürülmesi için sonradan yeniden yıkıldı. Bugünkü yapının inşası1906 yılında başladı ve muhtemelen 1907’de tamamlandı. Caminin inşası bir duvar ustası ve aynı zamandaDjenne şehrinin reisi olan İsmail Traore’nin gözetim ve rehberliğinde yapıldı. O zamanlar, Djenne Fransa’nın Batı Afrika sömürgelerinden birinin bir parçasıydı ve Fransızlar muhtemelen caminin ve yakınlarında yer alan medresenin inşası için politik ve ekonomik destek verdiler. Orijinal cami Ortaçağ boyunca Afrika’da İslam’ın öğretildiği en önemli mekânlardan biri olarak öncülük etti. Binlerce öğrenci Djenne medreselerine gelerek buralarda Kur’an eğitimi aldı.
Mali’deki birçok camiye elektrik ve su tesisatı daha sonradan eklendi. Bazı durumlarda, yapıların orijinal yüzeyleri aşındırıldı, yok edildi ve böylece tarihsel görünümleri de hasar gördü. Hatta bazı durumlarda butarihi eserlerin yapısal bütünlükleri bile tehlikeye atıldı. Djenne Büyük Camii’ne ses sistemi kurulurken, Djenne halkı modernleştirme adına caminin tarihi bütünlüğünün bozulmasına karşı çıktı ve şiddetli bir muhalefet sergiledi. Birçok tarihi korumaya çalışan aktivist de halkın tarihi yapıya sahip çıkmasını, korumacı bir tavır takınmasını övdü ve Büyük Camii’nin 1990’lardaki inşasıyla ciddi bir biçimde ilgilendi.
Her sene yağmur mevsiminden sonra dört bin gönüllü çok büyük bir bölümü yağmurda eriyen Djenne Camii’ni yeniden inşa ediyor.
Büyük Djenne Camii’nin avlusundaki tarihî mezarlık, bölgenin önemli şahsiyetlerini, yer yer 7-8 metreyi bulan yüksek dış duvarları da sokak satıcılarını ağırlıyor. Kavurucu sıcaklardan kaçan pazar esnafı tezgâhlarını Djenne Camii’nin gölgesinde açıyor. Burada, her hafta pazartesi günleri kurulan pazar gerçekten görülmeğe değer. Kara ve nehir yoluyla, akın akın gelen pazarcı ve müşterilerin gök kuşağının tüm renklerini taşıyan giysileri göz kamaştırıyor. Cennelilerin gözünde bu camii sadece ibadethane değil. Sevinç ve hüzünlerini de paylaşıyorlar bu mekânda.
DJENNE CAMİİ’NİN MİMARİSİ
Dünyanın en büyük kerpiç yapısı olan Djenne Ulu Cami, Djenne Faray adı verilen geleneksel yağ ile karıştırılan Djenne toprağından oluşturulmuş kaliteli kerpiçten yapılmıştır.
Djenne Ulu Cami, “Sahel Sudanez” (Sudan-Fransız stili) denen mimari tarzında “Banco” adı verilen silindirik kerpiçlerle kareye yakın planlı dört köşe kerpiç sütunların üzerine oturtulmuş, konik biçimli ve sarmal minarelere sahiptir. Kerpiçten yapılan duvarlara monte edilen yüzlerce odun, yağmur mevsiminde onarım iskelesi vazifesi görüyor. Hiçbir dekoratif özellik ve süsleme içermeyen bu sade yapıların en önemli süs öğesi yine iskele görevini üstlenen bu odunlar olarak göze çarpıyor.
Camiyi destekleyen 99 kolon bulunmaktadır ve bu kolonların her biri Allah’ın Kur’an-ı Kerim’de geçen bir adını taşımaktadır. Ancak hangi ismin hangi kolona ait olduğunu bölgenin ileri gelenleri dışında kimse bilmiyor.
Kerpiç caminin havalandırması içinse “Ladis” denilen 114 adet topraktan pişirilmiş baca kullanılmıştır. Havalandırma bacası sayısı da yine Kur’an-ı Kerim’in her bir ayetini temsil etmektedir. Motiflerle bezenmiş her bir bacanın kapağı yağmur sezonunda kapatılırken yılın büyük bir bölümünü oluşturan kurak sezonda işlevini yerine getirmek üzere açılıyor.
Caminin yerel dilde “Santavan” denilen üç minaresinin her biri dönemin kral ve eşlerini temsil eder. Ortadaki büyük minare camiyi inşa ettiren Kral İbrahim’i, büyük minarenin yanındaki iki küçük minare de Kral’ın eşleri El Farimata ve Ummu Hulmus’ıtemsil ediyor. Camii bu özelliğiyle Şah Cihan’ın, eşi Ercümend Banu Begüm’ün doğum sırasında ölümü üzerine onun anısına yaptırdığı Hindistan’daki Tac Mahal’ihatırlatıyor.
Bölge halkı, 1996’da izin alınarak camii içinde moda çekimi yapılması nedeniyle artık Müslüman olmayanların camiye girmesine izin vermiyor.
ÇAMUR BAYRAMI
Dünyanın çamurdan yapılan en büyük yapısı olan Djenne Ulu Camii, her yıl binlerce kişi tarafından çamurla kaplanıyor. Çamur bayramına halk, en güzel kıyafetlerini giyip, kokular sürerek hazırlanıyor.
Tüm ev halkı aynı odada. Oda biraz dağınık. Ama kimsenin umurunda değil. Yeni elbiseler etrafa yayılmış. Sürülecek kokular sağa sola saçılmış. Takılar minderlerin üzerinde. Yarın ne giyeceklerini kararlaştırıyorlar bir yandan. Evin kızı Meryem, kırmızı ayakkabılarını düşünüyor. Kardeşi Musa’nın derdi farklı. “En erken ben kalkmalıyım” diyor. Muhabbeti uzatmamaları gerekiyor. Sabah erken kalkacaklar. Yataklarına geçiyorlar. O sırada uzun süredir görmedikleri amcalarından açılıyor laf. Onun da yarın bayrama geleceğini söylüyor baba İbrahim. Sevinçler artıyor. Gözlerini kapatmadan önce Musa, “Sabah namazına herkesi ben kaldıracağım” diyor.
Ezan sesi giriyor penceresiz evlerinden içeri. Annesi, Musa’yı çaktırmadan uyandırmak istiyor. Sanki kendi kalkmış gibi. Ama başarılı olamıyor. “Olsun. Sen de başka zaman uyandırırsın hepimizi” diyerek teselli ediyor oğlunu. Hepsi tertemiz kıyafetlerini giyip, kokularını sürüyor. Namaz için camiye koşuyorlar. Binlerce kişinin arasına karışıyorlar. Namaz bittiğinde bayramları başlıyor. Herkesin amacı aynı. Üzerlerindeki tüm yeni kıyafetlerine rağmen, ayaklarından boyunlarına kadar çekinmeden çamura bulanmaya başlıyorlar. Dünyanın topraktan yapılan en büyük yapısı olan camilerini çamurla kaplıyorlar.
Cenne kentindeki bütün evler gibi caminin tamamı çamur. Birçok felaket atlatmış. Sadece 40 ila 60 cm kalınlığındaki duvarları, 7 asırdır hala dimdik ayakta. 1907’de ciddi bir restorasyon geçirdi. Varlığını çamur bayramına borçlu. Bölge halkı yüzyıllardır gelenekleri bozmadı. Kentin yaşlıları karar veriyor hangi gün olacağına. Genellikle Nisan sonu tercih ediliyor.
TAŞIMACILIK İMECE USULÜ
Sabah namazında toplanılıyor kadın, çocuk, erkek, yaşlı, zengin, fakir… Saatler daha 05.00’de çamur banyosu başlıyor. Ön cephe için güneş doğana kadar vakitleri var. Bir saat içinde ön cepheyi çamura bulamaları gerekiyor. Çünkü daha 07.00’de hava sıcaklığı 30 dereceyi buluyor. Kış aylarında yağan yağmurlar ve kum fırtınalarınedeniyle caminin çamurdan yapılan tuğlaları tahrip oluyor. Isı değişimleri ve rutubet nedeniyle de çatlaklar ortaya çıkıyor. Nisan sonundaki bahar yağmurları ve çekilmeye başlayan nehir sularından elde edilen çamurun en sağlam kaplama maddesi olduğunu bildikleri için bu tarihi tercih ediyorlar. Çocuklar cami yakınındaki nehre akın ediyor. Kovalarını çamurla dolduruyorlar. Elden ele uzatılan kovalar büyüklere ulaşıyor. Kalas ve halatlarla yapılan özel merdivenlerle kovalar yukarılara doğru çıkarılıyor.
YİNE YAĞMUR TEMİZLİYOR
Çok geçmeden yüzler bile çamura batıyor. Ama herkes mutlu. Aynı zamanda ibadet ciddiyeti taşıyorlar. Festival olur da yarışma olmaz mı ? Farklı gruplara ayrılanlar kendilerine ayrılan alanları en erken şekilde sıvamanın peşinde. Yarışma var, ama ödül yok.
BBC ekibi son festivali yerinde izledi. 15 yaşındaki Abdulaye Sahampo, “Ödülün olmaması çok umurumuzda değil. Bu şerefi tam bir yıl taşıyorsunuz. Saygı görüyorsunuz” diyerek yaşadıkları mutluluğu anlattı. 1988’den bu yana UNESCO’nun Dünya Tarihi Mirası Listesi’nde olan Djenne Ulu Cami, çamura bulandıktan sonra yemek zamanı geliyor. Özellikle çocuklar düşünülüyor kurulan sofralarda. En çok onların sevdikleri yemekler ve içecekler yapılıyor. Festivalin belki de en güzel yanlarından birisi ise genellikle camideki çamurların kurumasının ardından yağmurun yağması. Katılımcılar böylelikle yine en doğal yöntemle temizleniyor. Sellere ve nehirden taşan su baskınlarına karşın yerden 3 metre yüksekliğindeki platformların üzerine inşa edilenBüyük Camii’deki çamur festivali böylelikle son buluyor.